İnsanın
merkezi sinir sistemi, bilinen en kompleks biyolojik yapıya sahiptir.
Milyarlarca sinir hücresi ve bunların aralarındaki trilyonlarca
bağlantı, sinir sisteminin ana yapısını oluşturur. Merkezi sinir sistemi
100 milyardan fazla nörondan (sinir hücresi) oluşmuştur. Bunların
yanında, sinir hücrelerinin on katı kadar sayıda da yardımcı hücreler
(nörogliya) bulunur.Vücudumuz, milyonlarca metre uzunluğundaki ‘sinir’ olarak ifade edilen biyo-elektrik kablolarla donanmıştır. Bu, kablolarda neredeyse ışık hızına yakın bir süratle bilgiler taşınır. Şaşırtıcı bir düzenin hakim olduğu bedenimizde sinirlerin vücudumuzun her noktasına ulaşması ve bu kablolar aracılığıyla emirlerin, bilgilerin taşınması büyük bir mucizedir. Son derece yoğun bir trafik olmasına karşın hiçbir karmaşa yaşanmaz, her mesaj gitmesi gereken yere titizlikle iletilir. Bir başka şaşırtıcı yön ise iletilen bilginin çeşidi ne kadar farklı olursa olsun, aynı iletim sisteminin kullanılmasıdır. Bu, dokunduğunuz klavyenin tuşları, yediğiniz şekerin tadı, fırından çıkmış ekmeğin kokusu, telefonun sesi ya da gözünüzü alan gün ışığına ait bir bilgi olabilir. Duyularımız ya da düşüncelerimizle ilgili tüm bilgiler sinirlerin uzantıları içinde, elektriksel uyarılar şeklinde şifrelenerek, dalgalar halinde seyahat ederler. Vücudun içerisinde kesintisiz ve yoğun bir trafikle gidip-gelen bu elektriksel sinyaller birbirinin aynı olmalarına karşın, bize renkli, zengin detaylarla dolu bir dünya sunarlar.3
|
Elinizi kullanarak birşeyler yapabiliyor olmanızın sebeplerinden biri, sinir sistemimizin kusursuz bir tasarıma sahip olmasıdır. Bir bilyenin kavranması dahi gerçekte kompleks bir harekettir. Parmakların ne kadar aralanması, ne kadar kuvvetin uygulanması gerektiği gibi hassas ayarlar söz konusudur. Sinirler elinize ulaşmasaydı ya da sinirlerin beyinle bağlantısı olmasaydı, eliniz sadece bir et ve kemik yığını olurdu. |
Şöyle bir düşünelim sinirler sağ eliniz hariç vücudunuzun her yerine ulaşıyor olsa, ne olurdu? Sinirlerin kolunuzu kapladığı halde kısa kalıp elinize ulaşamadıkları bir durum… Öncelikle elinizle ilgili hiçbir şey hissetmez; parmağınızı kesen bir cismi fark etmez, elinizi kullanacağınız işleri yapamazdınız: Örneğin; elinize bardağı kavrayacak biçimde şekil veremez, kalem tutamaz, kapıyı açamaz, saçınızı tarayamazdınız. Kısacası eliniz sadece bir et ve kemik yığını olurdu. Sağlıklı bir yaşantı için sadece sinirlerin var olması yeterli değildir. Aynı zamanda bunların vücudunuzdaki her noktaya ulaşmaları, birbirleriyle iletişim kurabilmeleri de gereklidir. Sinirlerin vücudu adeta bir ağ gibi kaplamasının ve vücuttaki birbirinden kusursuz sistemleri kontrol etmesinin tesadüfen oluşması mümkün değildir.
Günümüzde her türlü teknolojik imkana rağmen, bilim adamları hücrenin bir benzerini yapamamaktadırlar. Evrimcilerin iddia ettiği gibi, bir hücrenin insanın dahi başaramayacağı sorumlulukları, kendi kendine, eksiksizce yaptığını söylemek, akıl ve mantıkla bağdaşmayan iddialardır. Açıkça görülmektedir ki, vücudumuzu saran, yöneten, şuurlu faaliyetler gösteren bir sistem vardır. Ancak bilim adamlarını hayranlık içinde bırakan bu üstün şuur, şuursuz atomların biraraya gelmesiyle oluşan hücrelerin, organların kendilerine ait olamaz. Bu şuur herşeyi ‘kusursuzca yaratan‘ Allah’a aittir. (Bakara Suresi, 54)
|
|
Göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Şüphesiz
Allah, Gani (hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan)dır, Hamid (hamd
da yalnızca O’na ait)tir. Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve
deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek- (mürekkep) olsa, yine
de Allah’ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Şüphesiz Allah, üstün ve
güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Lokman Suresi, 26-27) |
|
Bir sinir lifinin yapısı tıpkı elektrik kablosundaki gibidir. İçte yer alan ve elektriğin iletilmesini sağlayan sinirlerle, dıştaki yalıtkan kılıf bilinçli bir tasarımın örneğidir. |
Tüm sinir lifleri elektrik ile yüklüdür. Dışarıdaki elektrik artı, içerideki ise eksi yüklüdür. Sinire dokunulduğunda, anında elektriksel bir atlama meydana gelir. Artı yüklü elektrik, sinir lifinin içine girerken, eksi yüklü elektrik sinir lifinin dışına doğru hareket eder. Eksi yüklü elektrik sinir lifi boyunca hareket ederek, bir elektrik akımı oluşturur. Bunun sonucunda bir kas ya da organ çalışır. Elektrik akımı iletildikten sonra herşey normal durumuna döner. Artı yüklü elektrik tekrar sinir lifinin dışına gider ve eksi yüklü elektrik içeriye döner. Bu sayede sinir lifi bir kez daha bir başka dokunuş ya da uyarıya hazır hale gelir.
Bu elektriksel düzen sayesinde canlılığımızı sağlayan faaliyetler devam eder. Ancak bu düzen, burada özetlediğimizden çok daha detaylı, çok daha ince bir tasarıma sahiptir. Elektron mikroskobunun görüş gücü arttıkça, bilim adamlarını hayranlık içinde bırakan kompleks düzenler ortaya çıkar. Sinirleri oluşturan sinir hücreleri de benzersiz tasarımlarında şaşırtıcı detaylarla doludur ve Rabbimiz’in sonsuz gücünü sergilemektedir:
Göklerin, yerin ve içlerinde olanların tümünün mülkü Allah’ındır. O, herşeye güç yetirendir. (Maide Suresi, 120)
|
|
Vücudumuzun elektriksel sistemi üç bölümden meydana gelmektedir:
(1) Muhteşem bir bilgisayar gibi çalışan beyin, (2) Elektrik kablosu gibi işlev gören ve bir ucu beyne giden omurilik, (3) Elektrik telleri gibi çalışan omurilikle tüm vücudun bağlantısını kuran sinirler. Sinirler beyinden ve omurilikten çıkarak, deri, kaslar, duyu organları, diş ve kemiklerin içi de dahil olmak üzere vücudun her yerine ulaşırlar. Kısacası sinirler, vücudun bilgi taşıyan karayolları gibi işlev görürler. Sinirler etrafınızdaki dünya hakkında bilgi edinmenizi, vücudunuzun farklı kısımlarının tek bir beden gibi çalışmasını sağlarlar. Vücudun kumanda merkezi olarak çalışan beyinden emirlerin iletilmesini üstlenirler. Haberimiz olmadan çalışan bu sistem, Yüce Rabbimiz’in insanlar üzerindeki rahmetinin örneklerindendir. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder